Ek ders ücreti 60 TL olunca öğretmenler özel ders vermeye yöneldi

Ek ders ücreti 60 TL olunca öğretmenler özel ders vermeye yöneldi

Temmuz ayında maaşlara yapılan seyyanen zammın ek ders ücretlerine yansıtılmaması sebebiyle, öğretmenlerin ek ders ücreti 60 TL civarında kaldı. Hatta yüzde 20 gelir vergisine giren bir öğretmene ödenen ek ders ücreti 56 TL seviyelerine kadar düştü.

Öte yandan 2023 2024 eğitim öğretim yılı başlamasıyla birlikte MEB sahadan aldığı geri dönütlere istinaden kursları kısmen de olsa kapattı.

İlerleyen süreçte tamamen kapatacak gibi görünüyor.

Kapattığı kurslar, maddi iklime binaen öğretmenler ve öğrenciler için başka yolların açılmasına da gebe...

Şöyle ki:
Kendisini ucuz iş gücü gibi gören ve ücretli, sözleşmeli, düz, uzman, başöğretmen gibi ünvanlarla madden ve manen yaftalanan kimdir?

Öğretmendir elbette.

1 ders karşılığı 60 TL ek ders ücreti ve tatmin etmeyen bir maaş verilince öğretmen de doğal olarak yoğun bir şekilde özel ders vermeye yöneldi. Öğrenci de özel ders almaya... Hak veriyorum hepsine de. Onları yönlendiren hazırlıksız tutulan yollardır... İş bilmez haller ve tutumlardır. Çık çıkabilirsen işin içinden şimdi. Bir yeri dikerken başka yerler patlıyor.

Şu an itibarıyla özel derslerde de bir patlama yaşanıyor. Gayet normal... Tabii bir durum tabii ki… Sanki istenilen buydu. Paran varsa bas parayı bas gaza, paran yoksa çalışsan da boşuna... Parası olanın hep kazandığı bir kısır parkur... Verim yok, üretkenlik yok, kalite yok, aynı döngüde bir oyun, mesele para çarkı dönsün işte.

Yani anlaşılıyor ki bu durumda öğrenciler parasız eğitimden paralı eğitime geçmiş oluyor.

Ayan beyan ortadadır ki dikiş tutturulamıyor.

Halbuki kurslar sahadan edindiğimiz izlenime göre amacından sapmıştı, çığırından çıkmıştı, müdahale elzemdi, her yönüyle para kazanma aracına dönüşmüştü, ne öğretmen ne öğrenci kurslara kendisini verebiliyordu, zira her ikisinin de günün sonunda ya da hafta sonunda pestili çıkıyordu, camianın huzuru da iyiden iyiye bozulmuştu.

Kurs peşinde koşan öğretmen imajı öğretmen saygınlığına da elbette külliyen zarardı. Ama müdahale, kursları kapatma işlemi, her zamanki gibi sonuçlarına dair bir kestirimde bulunulmadan meydana çıktı.
Amenna ki kurslar öğretmeni de öğrenciyi de fazlasıyla yoruyordu. İki paydaş kesimi de bundan rahatsızdı. Verimliliği zaten tartışmalıydı kursların. Laf olsun torba dolsun rıhtımına yanaşıp öğrenciyi ve öğretmeni dolduruyordu kurs gemisine.

Tüm bunlar da kabulümüz. Asla tek taraflı düşünmüyoruz.

Gel gör ki öğretmen az maaşla, tek maaşla ise bir de, ne yapsın? Kira desteği yok. Ulaşım desteği yok. Özlük ve mali hakları bir türlü iyileşmiyor. Bas bas bağrılıyor lakin kimse öğretmenin eğitime hazırlık ödeneği yükselsin sesini işitmiyor, ek ders birim ücretinin ucubeliğine bakmıyor, velhasılıkelam kimsecikler oralı olmuyor.

Öğretmenler, bilhassa ilk atama öğretmenler, araba ve ev alamıyor. İstediğini yiyip içemiyor, giyemiyor, gezip tozamıyor. Kafası bir milyon olmuş, cebi boş... Üç kuruşa bu kadar öğretmenlik diyerek kaderine razı olup çıkar yollar arıyor. Başının çaresine bakıyor. Bu hali de eğitime tabii ki olumlu etki etmez.
Eğitim işi metazori ile hiç olmaz. Meritokrasi egemen olursa işin içinden çıkılacaktır. Çok yönlü düşünülecek ve eğitime siyaset giremeyecektir. Hakikaten konuşuyoruz, konuşuyoruz, olmuyor.
Çoğu insan, düzeltmekten ziyade kendi işim olsun kafasında... Sorsak, eğitim önemli... Önem verildiği ise tamamıyla soyut... Gözle görülmüyor.

Ve can alıcı bir sözle bitirelim yazımızı :

"Maddi değerlerin cirit attığı yerde milli-manevi değerler okul panolarında kol gezer."

Saygılarımla...

Yusuf Sevingen